3/27/2010

Duyurulur ! Bu Akşam Salon'da Belle du Berry & David Lewis Konseri..


Sene 2003 Fransız kırsalında bir gençlik kampında tanıştım Paris Combo'nun Living Room albümüyle. Tam bir sene boyunca takıntılı bir biçimde dinledim kendilerini. Bir süre sonra albüm Beyoğlunun sokaklarına da düştü. Billur sesli Belle du Berry vazgeçilmezlerimden biridir.
Öğrendim ki trompetçi David ile ikili grubu küçültüp kendilerine ait Quizz adıyla yeni bir albüm çıkarmışlar. Eminim ki tadından doyum olmaz. Hele bir de ikiliyi sahnede izlemek! Swing, caz, kabere! Daha da ne olsun..   
Saat 10'da, İstanbul Kültür Sanat Vakfı Salon'da.

3/20/2010

Erken bir Sürpriz Doğumgünü Kutlaması...


Her zaman sorgulamışımdır ben anamın karnında nasıl 9 ay beklemişim diye. Benim gibi tezcan bir insan mümkün değil 7 aydan fazla bekleyemez. Nitekim bu sene en sonunda doğumgünümü de aslından 5 gün önce kutladım. Artık içim rahat:) 
Sevgili ofis arkadaşlarım bana rağmen çok güzel bir hazırlık yapmışlar. Bana rağmen çünkü tüm hazırlıklarına istemeden maydanoz olmuşum. Onlar sayesinde fotoğraftaki bu iki bayan- ki biri ben biri de Hale olur- aynı gün doğumgünlerimizi kutladık. Pek de güzel oldu!! 


Big Chefs'teydik. Önünden geçerken nasıldır diye merak ettiğim İstanbul'un yeni mekanlarından biri. Şu anda biri Tünel'de biri de Etiler'de iki şubeleri var. Markaların İstanbul'dan ihraç edilmesine alışkınız ancak bu sefer bir Ankaralı mekan İstanbul'a transfer edildi.  



Ve evet biliyorum tatlı yemeye bir son vermezsem sonum pek de hayırlı olmayacak. O gece de yine kendimi tutamadım, kendiminki bir yana arkadaşların siparişlerine de sulandım. Buradaki keşiflerim ise: Bıcı bıcı ve kestaneli beyaz çikolatalı sufle. Her ne kadar mekan Bıcı Bıcıyı(ünlü bir Hatay tatlısıymış) pofpoflasa da ben kestaneli sufleye tek kelimeyle bayıldım. Uzun zamandır böyle birşey tatmaşımtım!!   


Bıcı Bıcı
Kestaneli beyaz çikolatalı sufle

 Neysee haliiim çıksın faliiimmm!!Ve de üstüne bir Türk kahvesi.Bu sunumu da özellikle çok beğendim.


Ve işte mekanın menüye tarifini eklediği Bıcı Bıcı'nın yapılışı:(5 kişilik)
Muhallebisi için malzeme:
675 gr süt, 125 gr toz şeker,50 gr. nişasta, az vanilya, az damla sakızı. 
Muhallebinin Yapılışı:
Süt, şeker, vanilya, damla sakızı kaynatılır. Bu karışıma nişasta ilave edilir. Üç dk. kaynattıktan sonra küçük bir tepsiye dökülür. Üç saat dolapta bekledikten sonra porsiyonlara bölünür.
 Muhallebi Sosu:
250 gr. su, 250 gr. şeker, 125 gr. frambuaz, 125 gr. doğranmış çilek, 3 adet taze gül yaprakları, 10 damla gül suyu.
Sosun Yapılışı:
Su, şeker ve gül yaprakları kaynatılır. Kaynadıktan sonra diğer malzemeler ilave edilir ve soğutulur.

Son olarak bir porsiyon tatlı tabağa alınır. Üzerine 1 top damla sakızlı dondurma konulur. Sostan bir kepçe dökülür, küçük bir adet nane ve gül yaprağı konulup servis edilir.

AFİYET OLSUN!




3/13/2010

Ding Dong! Perde Açılıyor, 29.İstanbul Film Festivaline Az Kaldı!


Memleketin sanat ve film severleri için koşuşturma başlamak üzere. 3-18 Nisan tarihlerinde İstanbul'un sinemalarında 57 ülkeden 243 yönetmenin 200'ün üzerinde filmini izleme şansımız olacak. Acar gazeteciniz rolümü üstlenerek bu festivalden ilk gözüme çarpanları sizlerle paylaşmayı bir borç bilirim. Buyrunuz..

Akbank Gala filmleri
Festivalin ilk dokuz gecesi Atlas Sinemasında gösterilecek Akbank Gala filmlerini kaçırmamakta fayda var. Birkaç öneri:

Ünlü Amerikalı moda tasarımcısı Tom Ford’un Christopher Isherwood’un Türkçe’ye de aynı adla aktarılan romanından uyarladığı, yapımcılığını üstlendiği ve yönettiği ilk filmi Tek Başına bir Adam / A Single Man. Filmde eşcinsel bir üniversite profesörünü canlandıran, Colin Firth bu rolüyle hem BAFTA’da En İyi Erkek Oyuncu ödülünü hem de Venedik Film Festivali’nde Volpi Kupası’nı kazandı ve En İyi Erkek Oyuncu dalında Oscar’a aday oldu. Filmde Colin Firth’e Julianne Moore eşlik ediyor.


San Sebastian Film Festivali’nin açılış filmi olan Büyük Hata / Chloé, Akbank Galaları’nın öne çıkan filmlerinden. Kanadalı yönetmen Atom Egoyan’ın Hitchock gerilimlerini anımsatan son filmi Büyük Hata, Fransız yönetmen Anne Fontaine’in 2003 yapımı Nathalie adlı filmine gönderme niteliğinde bir psikolojik gerilim.




Nora Ephron’ın son filmi Julie & Julia, farklı zaman dilimlerinde yaşamalarına rağmen benzer zorlukları yaşamış, yemek yapma tutkusu olan iki kadının gerçek hayat öykülerine dayanıyor. Başrolde Merly Streep’e Amy Adams eşlik ediyor. Meryl Streep, bu filmdeki rolüyle Ocak ayında Altın Küre kazandı ve Oscar’a aday gösterildi.


Bağımsız filmlerin yönetmeni Jim Jarmusch bu kez bir polisiye-gerilim filmiyle sinemaseverlerle buluşacak. Gael Garcia Bernal, Hiam Abbass, Tilda Swinton gibi yıldız oyuncularla dolu Kontrolün Limitleri / The Limits of Control, Isaach de Bankole’nin canlandırdığı gizemli bir yalnız adamın kanun dışı faaliyetlerinin peşinde İspanya’da geçen bir yol filmi.


Kızkardeşim Evleniyor ve Mürekkep Balığı ve Balina filmleriyle tanınan Noah Baumbach, “rahatsız aileler” konusundaki uzmanlığını son filmi Greenberg’de de sürdürüyor. Kara mizah yüklü Greenberg’in başrolündeki Ben Stiller, New York’tan Los Angeles’a taşınan, bu arada da erkek kardeşine bakmak zorunda kalan bir adamı canlandırıyor. Filmin senaryosunu Baumbach, eşi Jennifer Jason Leigh ile birlikte yazmış.




Antidepresan
 İKSV de yüzyılın gerçeğini göz ardı etmeyip şehrin tüm depresiflerini sevindirecek bir bölüm eklemiş programa. Atın tüm ilaçları ve kendinizi programın bu eğlenceli bölümüne bırakın. İşte birkaç film:

Bunny ile Boğa / Bunny and the Bull, İngiliz mizahıyla yoğrulmuş son derece eğlenceli ve yaratıcı bir yol filmi. Paul King’in yönettiği görsel açıdan Michel Gondry’yi anımsatan, filmin kahramanları, kartondan ve köpükten yapılma dekorların içinde İngiltere’den Avrupa seyahatine çıkıyorlar.



Kanadalı Jacob Tierney’nin yönettiği ilginç ergen filmi Troçki / The Trotsky, kendini Sovyet kahramanı Trotsky’nin reenkarnasyonu sanan bir gencin hikâyesini anlatıyor. 1995 yılında Terence Davies filmi The Neon Bible’ın başrol oyunculuğunu üstlenen Jacob Tierney’nin yönettiği film, Tokyo ve Halifax Film Festivallerinde İzleyici ödülü kazandı. Filmin yönetmeni Jacob Tierney de festival için İstanbul’a gelecek yönetmenlerden.



Dünya Festivallerinden
 
Bizim sınırların dışında neler olup bitiyor öğrenmek için paha biçilmez fırsat.
Geçtiğimiz yıl Çin’in resmi izni olmadığı halde katıldığı Cannes’da En İyi Senaryo ödülünü alan, daha önce pek çok kez sansüre uğramış yönetmen Lou Ye’yi festival takipçileri Suzhou Nehri ve Mor Kelebek filmleriyle tanıyorlar. Yönetmenin son filmi Bahar Sarhoşu / Spring Fever, cesur ve sınır tanımayan sahneleriyle ateşli bir aşk üçgenini anlatıyor.
 


Andrea Arnold, bol ödüllü ilk filmi Kırmızı Yol’un ardından, 2009 Cannes Özel Jüri Ödüllü son filmi Akvaryum / Fish Tank ile bölümün öne çıkan isimlerinden. Hiphop tutkunu bir genç kızın dünyasını anlatan filmde çekici ve seksi baba figürü rolünde Açlık ve Soysuzlar Çetesi filmlerindeki performanslarıyla takdir edilen Micheal Fassbender var.





Son iki yıldır Aşk Şarkıları ve Güzel İnsan filmleriyle festival seyircisinin yaklından tanıdığı Christophe Honoré’nin son filmi Hayır Kızım, Dansa Gitmek Yok / Making Plans for Lena, kendi başına ayakta kalmaya çalışan bir kadının hikâyesi. Başrolünde Honoré’nin önceki filmlerinde de rol alan Chiara Mastroianni var.



Geceyarısı Çılgınlığı

Ey çılgın festivalciler! Gece uyku bilmezler sabah da kalkmak bilmezler için sarsıcı, kışkırtıcı, gerilim dolu filmler. Huhuuuu....


Geceyarısı Çılgınlığı bölümünde yer alan 3 film, Cuma geceleri Beyoğlu ve Cumartesi geceleri Atlas sinemasında saat 24.00’te sinemaseverlerin uykusunu kaçırmaya hazırlanıyor.
İsveçli gazeteci-yazar Stieg Larsson’un Millennium Üçlemesi, tam 41 ülkede 21 milyon satarak rekor kıran, hipnotize edici, müthiş bir roman dizisi... Niels Arden Oplev tarafından, Türkiye’de de yayınlanan üçlemenin ilk kitabından sinemaya uyarlanan Ejderha Dövmeli Kız / The Girl with the Dragon Tattoo, İskandinavya’da izleyici rekorları kırdı. Film, hakaret suçundan hapse girmek üzere olan bir gazeteciyle gizemli, asosyal, uyumsuz bir hacker kızın, zengin, sanayici bir ailenin kanlı geçmişini araştırmalarını konu alıyor.




Gaspar Noé'nin Cannes’da Altın Palmiye için yarışan son filmi Boşluk / Enter the Void kendi deyimiyle “psikedelik bir melodram”. Tibet Ölüler Kitabı’ndan esinlenen, “çağdaş sinema terimleriyle tanımlanamayan” bu avangart film, iki kardeşin uyuşturucu dolu yolculuklarını halüsinasyonlar aracılığıyla anlatıyor. Filmin yönetmeni Gaspar Noé de festivalin konuğu olarak İstanbul’a gelerek filminin gösteriminden önce seyircilerle buluşacak.



Geçtiğimiz yıl Toronto Film Festivali’nin en çok konuşulan filmlerinden biri olan Bizi Şerden Koru / Deliver Us From Evil bir diğer kışkırtıcı geceyarısı filmi.. Son yıllarda Vekil Öğretmen / The Substitute ve Just Another Love Story filmleriyle tanınan Ole Bornedal, bu kez küçük bir kasabada patlak veren nefret ve yabancı düşmanlığı hikâyesini Bosnalı bir göçmenle iki kardeşin öyküsünü birleştirerek anlatıyor.
Festival biletleri;


- BİLETİX satış noktaları, ww.biletix.com ve Atlas, Yeni Rüya ve Kadıköy sinemalarında açılacak ana gişelerden, İKSV binası’ndan (Sadi Konuralp Caddesi No:5 Şişhane, her gün 10.00 -19.00 arası) alınabilecek.
29. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nde bilet fiyatları tam 10 TL; öğrenci ile 65 yaş ve üstü sinemaseverler için ise 7 TL olacak.

Hafta içi gündüz seanslarındaki indirimli bilet uygulaması bu yıl da devam ediyor. Festival boyunca, hafta içi gündüz seansları (11.00–13.30 ve 16.00) yalnızca 3,50 TL olacak.
Akbank Galaları’nın bilet fiyatları ise 15 TL.
Filmlerin gösterim saatleri: 11.00, 13.30, 16.00, 19.00 ve 21.30.

SÜRPRİZ FESTİVAL PARTİSİ
Muhteşem ve dopdolu bir festivalin muhteşem ve dopdolu bir partisi olur.
13 Nisan Salı akşamı hayatafarklibakanlar.com’un sürpriz sürpriz partisi İKSV’nin yepyeni etkinlik mekânı Salon’da yapılacak. Ayrıntılar çok yakında iksv.org/film’de…

Kaynak: İKSV film festivali basın bülteni.