Nurullah belli pek bir yetenekli dansa, kapı gıcırtısına oynuyor. Hatta videoda ses bile yok ama o yine de oynuyor.
Hemen arkasında da Veysel. O da garibim arkadaşını izliyor. Anladığımız kadarıyla Veysel'in dansla yakından uzaktan alakası yok ama öğretmeni ısrarla "hadi Veysel oğlum sen de dans et" diyip duruyor. İlk başta ben de çok güldüm bu videoya ama düşündükçe ne kadar trajikomik bir sahne olduğunu şimdi farkediyorum.
Halbuki bu tam da "komşu hanımın kızı şöyle yaptı sen de yap" tavrı değil midir? Birçoğumuz ya bu lafı işitenin, ya da o komşunun kızının rolünde yer almışızdır. (örneğimin kadın olması bunun erkeklerin başına gelmediği anlamına gelmez.). Durum her iki taraf için de korkunçtur aslında. Birinin egosunu şişiren bu anlar(ki sonrasında hayatın o egoları patlatması çok acı olur), diğerinin özgüvenini baştan yok eder.
Sanki hadi sen de oyna dedikçe Veysel'in içindeki dansöz ortaya çıkacaktır. Hakikaten merak ediyorum bu kamçılama sistemiyle içindeki yeteneği keşfedip başarıdan başarıya seken bir insan olmuş mudur? Olmuşsa da ruh sağlığı yerinde midir?
Hayatta Nurullah ol Veysel olma demiş youtube'cular ama ben hayatta o öğretmen olma diyorum.
Kıssadan hisse..
NOT: Yazı ciddileşmiş olsa da gülmek kesinlikle serbest!
1 comment:
Blog dünyasına hoş geldiniz.
Post a Comment